7 Aralık 2009 Pazartesi

DEJAVU



Bu bir dejavu olsa gerek, ya da ona benzer bir sey. Burda otururken hissettigim ne eksik ne fazla olan seyleri, "hatirliyorum" bir yerden.. Kimseyi yormayacak bir dinginlik hali ile, kimseyi anmaya niyeti olmayan gecici yalnizliklara acilan bir kapidan, gerektiginde kimsenin onunden gecmeden girebilmek icin, kimsenin bakmadigi yerlere bakmanin bile yeterince huzurlu oldugu gunler vardi eskiden.. Evet.. Ne eksik ne fazla olan birisini hatirliyorum gercekten, yeni yikanmis balkonun nemli ve serin zeminine ciplak ayaklari ile iste o kapidan cikan bir cocuk hatirliyorum bir yerden. Eger o hatirladigim cocuk bensem, ne eksik ne fazla olan bir seyler olmak istiyorum yeniden

Kucukken her gece ciktigim bir yolculuk vardi. Semtin kalorifer dairesinin yanindan gecerdim bu yolculugun bir yerinde. Anlam veremedigim bir korku ile dolardi icim. Iste o zamanlar yeterince dusunerek bir seylerin olmamasini garanti edebilecegim fikrine inanmistim bir nedenle, demek o kadar kucukmusum ki hatirlayamiyorum simdi bu inancin nedenini hic bir sekilde. Cok ozluyorun o cocugu tum aptalligina ragmen. Karsima alip konusmak istiyorum, "Bak" demek istiyorum, "bundan sonra geceleri ya bu kalorifer dairesinin onunden gecme, ya da senin sadece buradan gectigini unutmak icin dusundugun seyleri unutamayacagini bil ve onlarin teker teker oldugunu gorup o geceler aklina geldiginde pisman olup kizma kendine, olur mu? Ya da dur. Son soyledigimi unut, daha cocukca bir sey geldi aklima.. Inanmayacaksin ama, senin oldugun yerden buraya gelene dek gectigim tum yollara izler biraktim -kimini bilerek, kimini bilmeyerek-, onlari gordugunde baska bir yoldan gitmeye calis diye, rastlamadigin oranda barisik olacaksin o izlere ve hic rastlasmayacaksin ilerdeki muhtemel pismanliklarina belki de. Cok mu agir oldu bunlar senin icin cocuk? Allah kahretsin neden bu kadar kucuksun, hemen buyumen gerektigi gibi buyusen ve benim yerimi alsan olmaz mi?

Kimileri yeterince bilmedigi, kimileri de gereginden fazlasini bildigi icin birakti beni. Coktan unutulmus oldugumu bildigim hafizalarin sahipleri, duzenli olarak ozluyorum sizi. Her birinizin bir parcasi oldugunuz su arkamdaki duvara tum renklerimi serptim ben, kiminize denk geldi, kiminize yetistiremedim. Beni bir de simdi gorun isterdim.. Aslinda halen tam biraktiginiz gibiyim, hala kucuk bir cocukken mutfakta bogulan sercem icin uzuluyorum, hala 250 gramini caldigim manavin pesimden gelisini hatirliyorum, hala arka bahcemizde oturan fakir aile icin agliyorum gizlice. Biraz geride kaldigimin farkindayim, fakat sizin artik daha buyuk oldugunuza guveniyorum. Tum buyuklugunuze ve ihtisaminiza ragmen bunlari hic bilmeyeceksiniz, tum buyuklugunuz ve ihtisaminizla beni hic hatirlamayacaksiniz degil mi yine de? Iste bu yuzden seviyorum sizi bir de. Farkinda misiniz, ne kadar tutarlisiniz kendi icinizde

O zaman cok kucuktum, ya iki gun once bogulmustu mutfakta sercem, ya iki gun sonra idi bahsedecegim gun manavin 250 gramini caldigim gunden. Kestirememislerdi daha sonra yeniden hatirlayacagimi, ya da boyle bir ihtimale guvenerek atmislardi adimlarini.. Hic unutmadigim bir gun var eskiden, Annem "hemen donecegim diyerek" cikmisti evden. Tum "gitme"lerime ragmen, bir anne sevecenligi ile kapatmisti kapiyi disardan; goz goze gelmistik kapatamasin diye tum gucumle tuttugum kapiya elimin sikismamasina ozen gosterirken. Elimden geleni yapmistim, son hucreme kadar bagirmistim hep ciplak ayaklarla ciktigim islak zeminli balkondan ona, hem de bir cocugun denk getiremeyecegi kadar anlamli bir anda: icinde gidecegi otubusun on kapisindan bana bakarken. O yavas yavas arkaya ilerlerken, otobus yavas yavas hareket ediyordu artik. O zamandan beri bagil hiz mevzularina cok iyi calisir kafam. O zamandan beri otobuse binmekten nefret ederim. O zamandan beri bana anne sevecenligi ile kapanan kapilari cok iyi bilirim. O zamandan beri herseyi ara ara yeniden hatirlarim; bazi seyleri de hic unutamam.. Bu keskin hafizaya guvenerek soyluyorum, yanlis adami ariyorsunuz, ben zamaninda hepsi icin ozur dilemistim, onlar toptan unutmayi tercih etmis olsalar da ben dun gibi hatirliyorum

Bir adam vardi eskiden, cocugun annesi hep bahsederdi. En son bahsettiginde o mavi halk otobusune binmesinden ya bir gun ya da bir yil onceydi. Cocuk bilirdi ki bahsi gecen adam cok uzaktaydi, ve onemli olan nedenler degildi. Adam oyle uzaktaydi ki herhangi bir cocugun mumkun degildi gitmesi, zaten onemli olan karmasik nedenler degil, bu basit gerceklerdi. Belki cocuktan baska kimsenin aklina "madem cocuk gidemiyor, adam gelse ya" demek gelmezdi, belki de bu hic kimsenin soylemeye deger gormedigi sacma bir dusunceydi, cocugun akli boyle karmasik seylere ermezdi. Bunlari dusunmekten daha guzeli balkona cikmak ve deterjanli su ve catal ile yapilan balonlarin icine koyulan ozlemin adama ulasmasi icin sabirla balonlarin binayi asmasini beklemekti. Cocuga bu fikri verenler onun bunu her gun yapacagini nerden bilebilirdi, boyle bir seye bu kadar ciddiyetle inanilabilir miydi, sanki bu cocugun her yaptigi fazlasi ile cocukcaydi. Bir gun o adam olmadigi besbelli olan bir adam geldi, "gonderdigin balonlarin hic birisi bana ulasmadi" dedi. Hic birisi mi ulasmamisti? Olamazdi. O balonlar kesinlikle birilerine gitmisti, cocuk onlari defalarca binayi gecerken izlemisti.. Olsundu, gidenin bu adam olmasi gerekmezdi, kesinlikle bir yerde birisine varmislardi, bilmedigi bir yerlerde o balonlarin icindekiler yuzunden bu cocugu seven bir adam olmasi lazimdi, hatta muhakkak vardi. Cocuk bir adami, ve hatta tam olarak o balonlarin sahibi olanini hep ozledi. Onu ozledigi zamanlari bile ozledi. Hic bir sey o adami ve onu ozlemenin yerini tutmadi.

Sevmiyorum evlerin balkonlarini eskisi kadar, islak da olsalar. Otobuslere binmiyorum hala itinayla. O hic olmayan adami ozluyorum hala, israrla o da beni seviyor saniyorum hatta. O kadini otobuslerde goruyorum arada. Kalorifer dairelerinin onunden gecmeyeli yillar oldu. Oylesine duruyorum burada, paralel paralel, eliptik eliptik. Tur olarak hep ortalarda olan yalniz basinalardanim. Dejavu mu demistim en basta? Evet gercekten bu bir dejavu sanirim.

SON.


BİLARDO TOPLARI


Ayrıldığımız gündü.
Mutfaktaydık, buzdolabının yanında, kapısı açıktı, herşey bambaşka
görünüyordu yüzüne vuran o soğuk ışıkta
"Biliyor musun " dedin. "Sen neye benziyorsun biliyor musun?"
Epeydir aradığın bir şeyi bulmuş olmanın hem sevinç, hem keder veren
gizli bir an için bulandırmıştı yüzündeki tedirginliği, kırgınlığı.
Sis ışığa çıkmıştı. Sonra yavaşça çevirip başını yüzüme baktın kuyuya düşmeye
benzeyen derin bir korkuyla.
"Neye?" dedim,yan yanayken yaşadığımız ayrılığın adını sorar
gibi,"Neye?"
"Bilardo toplarına."
"Neden?" dedim.
"Yazgını hep başkalarının ıstakalarının insafına bırakıyorsun da
ondan..."
Bir uçurum gibi derinleşen sessizlik o an başlamıştı bile bizi
birbirimizden uzaklaştırmaya.
Beni terk etmeden önce yaptığın son konuşma oldu bu.
Sonra iki arkadaşım geldi,birinin omzunda ağladım,hangisiydi
şimdi hatırlamıyorum. Sonra birlikte başka bir kente gittik,anlarsın ayrılığın
ilk günlerinde o eve katlanamazdım, sonra ben başka aşklara, sonra başka evlerin
duvarlarına başka takvimler aştım
Şimdi ne zaman birinden ayrılsam ıstakaların sesi patlıyor
kulaklarımda
ardından bilardo topları
dağılıyor dört bir yana
Seni hatırlıyorum o soğuk ışıkta bir daha
bir daha
bir daha
murathan mungan..

ASK.....



ASK.......

Aşk'a irade tesir etmez.Aşıklar bir ilahi kaderi yaşarlar.
Neden, nasıl olduğunu bilmedikleri bir halin yoludur önlerinde uzayan.
Ayakları alıp götürür insanın ,kalbi alıp sürükler sevgilinin saçlarına doğru.
Bir kaderi yaşamaktır aşk. Aşıklardan sual olunmaz bu yüzden.
Aşktan sual olunmaz insan. Aşık,muaftır.
Onu oradan almaya hiçbir güç,hiçbir istek yetmez.Aşık ancak kaderi gereğince aşktan uzak kalır.Doğmak gibidir aşk.Kendiliğinden…Ölmek gibi ya da ,tayin edemeden …
Belirlenen saattir üzerimizde ,yağmurun yağması,güneşin doğması,çiçeklerin açması,mevsimlerin dönmesi,nehirlerin akması,kuşların kanat çırpması,rüzgarın esmesi,bulutların hareket etmesidir aşk.Sur’un üflenmesidir.
Saattir aşk.
Sevgiliyi gördüğünde artık başka yöne çevirmemektir bakışlarını.
Aşk kanattır…
Her sabah ezanında Süleymaniye’den gökyüzüne yükselebilmektir.
Bu şehri baştan aşağıya dolaşabilmektir aşk.
Boğaz’ın esintisine bırakmaktır kendini.
Alçalıp,Eyüp sırtlarında nefes almaktır.
Bir vapura eşlik etmektir Üsküdar’dan Sirkeci’ye.
Bir martının kanadının peşinde,Marmara Denizi’nin altını üstüne getirip lodosla yarenlik etmektir…
Boş bir pet şişe ,yarısı yırtık bir mektup ve buruşturulup atılmış bir Maltepe sigarası paketiyle,
Samatya açıklarından karaya vurmaktır.
Aşk hep karaya vurmaktır.
Aşk ,an geldiğinde başka bir gökyüzüne de uçabilmektir.
Alıp başını buralardan gidebilmektir bir gece vakti.
Özgür olmaktır.Kanatlanıp bir dağın zirvesinde nefeslenmektir.
Alıp sevgiliyi bu şehrin namussuz karanlıklarından ,uzaklara,bir masalın şefkatli kollarına uzanmaktır.
Alıp sevgiliyi,bu kirden, pastan uzaklara kaçmaktır.
Bir şarkıya kanatlanmaktır,çok eskilerde kalmış bir köy evine uçmaktır.
Kader göz ettiğinde ,hesapsızca takılıp peşine ,nereye derse oraya varmaktır.Aşk varmaktır.
Şimdi çok gerilerde kalmış sımsıcak bir hatıraya süzülmektir,sevgilinin ellerinden bahsedip…
Aşk kimsesizliktir…
Bir anda ıssızlaşmak ,kimseleri görmez olmaktır.
Köyün delisi,mahallenin enayisi,alemin abdalıdır.
Öylesine yalnız ,öylesine bir başına ,öylesine kimsesizdir aşık…
Ve aşk öylesine kalabalık…
Kendi dilini konuşur,kendi hayalleriyle ayakta kalır,kendi boşluğunu doldurur sigarasının dumanıyla.
Aşk hali yokluk halidir bir tarafıyla .
Herkes bir yerlere gitmiştir.Hiç bilmediğin yerlere.
Ne arayanı vardır aşığın ne de soranı.
Kimsesizliğine bir tek sinema perdeleri ortak olur.
Bir tek emirgan parkı sorar hatrını.
Bir tek sokak satıcılarının sesi duyulur aşığın odasında .
Kimsesizliğin yaydığı bir suskunluktur aşk.
Aşk derin bir kuyudur…
Kervanların uğramadığı yollarda kalmış bir kuyudur aşk…
Yusuf’un kuyusu…
Kaderin ta kendisidir…
Bir kuyunun karanlığında,bir kuyunun kuytuluğunda,bir kuyunun endişesinde umut etmektir,dua etmektir,yakarmaktır,beklemektir.
Kuyunun içinde bile susuzluk çekmektir.
Bir Beyoğlu gecesinin neon ışıklarla aydınlatılmaya çalışılan günahkar karanlığında kaybolmaktır aşk.
Kader neredeyse, orada olmak;kaybetmekse istenilen eyvallah diyebilme yeteneğidir.
Kuyunun ortasında belki de ölüme yakın durmaktır aşk.
Boğazı patlarcasına bağırmak,seslenmek,birilerini varlığından haberdar etmektir aşk.
Ben buradayım diyebilmektir,ben aşığım diyebilmektir,aşkını cümle aleme haykırabilmektir aşk.
Bir aşka düşmek,bir kuyuya düşmektir.
Kader ve aşk bir kuyuda birlikte yıllarca yaşayabilir.
Yeter ki insanın içindeki Yusuf yanı onu dımdızlak bırakıp gitmemiş olsun.
Yeter ki kuyu ,o kuyu olsun.
Aşk, bütün karanlıklara ve zamanlara karşı beklemeyi bilmenin ta kendisidir.
Nasıl olsa kader ,hep yanı başında ve olması gerekenin yanında yer alacaktır.
Aşk böyle tarifsiz bir alınyazısının ebcedidir….
IBRAHIM SADRI...

SEVGILIDEN GELEN HERSEY SEVGILIDIR...


“Sevgiliden gelen her şey sevgilidir.”

Sevgili, biraz sendir ve sen biraz sevgili
Sevgili, eksilmeden paylaşılan ömür olmalı
Sevgili, kan-ter içinde uyandığın kabus sonrası
Başucunda bulduğun bir bardak su olmalı.
Sevgili, ateşlenmiş başında ıslak tülbent olmalı.
Sevgili, gecenin beşiğinde uyuttuğun masal olmalı
Sevgili, uykusuzluğun en güzel sebebi,
Yanında uzanmış melek,her gece yatağında yangın olmalı
Sevgili,”günaydın” ve “iyi geceler” sözcüklerinin
Arasındaki hasret olmalı

Sevgili,her gün yeniden çözdüğün bilmece olmalı
Sevgili, Kara günde Kara zeytine
Kara gözlerinin akını akıtıp bal yapmalı
Sevgili,hem öfkenin fırtınalı denizi hem limanı olmalı
Sevgiyi beslemeli öfkeyi unutmalı.
Sevgili, muhabbette en güzel söz
Kavgada suskunluğun olmalı
Sevgili,ölçülemez sevginin derinliği olmalı
Sevgili, yüreğinin mahzeninde yıllanmış şarap olmalı
Sevgili,aşkla düellonda boş silahın olmalı
Sevgili,acında gözünde ki yaş
Sevincin de dudağında gülüş olmalı
Sevgili,sinemada izlenememiş filmler sonrası
Dudağında kalan tuzlu mısır tadındaki öpüş olmalı

Sevgili, “Kara sevda” derdinin muadilsiz ilacı olmalı
Sevgili, aşkın sözlüğünde tek isim olmalı
Sevgili, sevmese de futbolu “maç kaç kaç bitti?” diye sormalı
Sevgili, en sevdiğin yemeği en güzel yapan aşçı olmalı
Sevgili sofrandaki çorbanın tadı tuzu olmalı
Sevgili, aşkın körlüğünde elindeki beyaz baston olmalı
Sevgili, “gel” deyince kanat takmalı
“Git” deyince gitmemeli kalmalı
Sevgili, yalan dünyada yalansız cennet olmalı
Sevgili, hem yüreğinin konuğu hem sahibi olmalı

Sevgili, yanındayken zamanı durdurmalı
Ve zaman durduğu yerde kımıldamadan su gibi akmalı
Sevgili, kıskançlığın,bencilliğin,aptallığın olmalı
Tüm kötü huyların onda anlam bulmalı
Sevgili, sevginin hem yolu hem yoldaşı olmalı
Sevgili, her gün yeni bir mısra yazdığın şiir olmalı
Sevgili, ilkbaharda menekşe,yazın papatya
Sonbaharda kasımpatı , kışın kardelen olmalı
Sevgili her iklimde bahar olmalı
Sevgili, haziran sıcağında buzlu çay
Aralık ayazında boynunda ördüğü yeşil atkı olmalı

Sevgili, dar’a gitmeden son sigaran olmalı
Sevgili, son gününde elini tutmalı
Son günüyse onla gitmek için dilinde ki dua olmalı
Sevgili,biraz Anne biraz kardeş biraz arkadaş
Hepsinden birer parça ve hepsinden farklı bambaşka olmalı
Sevgili, içinde taşıdığın onur,kolunda taşıdığın gurur olmalı
Sevgili ,uğrunda her şeyden vazgeçeceğin vazgeçilmez olmalı.
Ve insan sevdiğinin sevgilisi olmalı!..

HERSEY




Her şey değişip dönüşüyor, her şey yalnız bırakıp gidiyor,
Her şey eskiyor ve her şey sadece kendi içsel ve dışsal tatminleri pesinde!
Her şey kendi içinde ve kendine mahsus, her şey "benim" olmalı derdinde
Ve yine her şey tam kendi ekseninde!
Her şeyin derdi sadece kendinde!
Her şeyin her mutluluğu ve her mutsuzluğu
Ve her şeyin yine en dayanılmaz huzursuzluğu yine kendinde!
Her şey kendi cehenneminde,
Ve her şey kendi acılarını bir cennet gibi sevmekte!
Sığınacak bir liman bulan her şey,
Her şey için her şeyi peşkeş çekmekte!
Her şeyin kurtuluşu nerde?
Her şeye, her şeyden hazır bir bahane!
Acaba tutuşulacak teselli nerde? Aşk nerde?
Her şey niçin hiçlikte kayıp?
Her şey niçin heplikte yok?
Her şeyin zoru nedir hiçbir şeyle?
Her şey olamıyorsanız eğer, hiçbir şey olduğunuzu iddia etmeyin!......

2 Şubat 2009 Pazartesi

BIR IZMIR HATIRASI

23.01.2009 Izmir puslu bir gunde, ama her zamanki gibi essiz guzellikte..

BIRAZ IKEA BIRAZ ANTIKA

Bu resimdeki sallanan sandalye ve kitaplik yine antikacidan(eskicidende)diyebiliriz:)) yerdeki yuvarlak paspas ve perdeler ikea..
Bu resimdeki iki oturma koltugu ve ortadaki mini dolap antikacidan alinmisir.koltuk kiliflari yenilenmistir.
Bu resimdede pembe sandalye ve perdeler ikeadan alinmistir.
Bu resimde ise koltuk perdeler ve abajur ikeadan.Duvardaki cicek tablo yine ikeadan ornek alinip birebir boyanmistir.

28 Ocak 2009 Çarşamba

CESME'den ANCONA'ya gemi yolculugumuz


Uzun zamandir yazamadigimi biliyorum.Yorgunlugumu atamadigim bir yolculuktan geldim.Ve bunu yazmayi cok istedim.Belcikadan Turkiye'ye arabamizi getirmistik.Ve donuste kis ve hava sartlari kotu oldugu icin deniz yolculugu yapmaya karar verdik. 3500km yerine 1400 km denizden ve karadan yol kat ettik.Cesme'den Ancona'ya (ITALYA) kisin direk seferler olmadigi icin yunanistan aktarmali geldik.Cesmeden saat 10.00'da bir saatlik feribot seferi ile sakiz adasina(CHIOS)geldik.Oradan Pire limanina (PIRAEUS)cok devasal bir gemi ile yaklasik 8 saatlik bir yolculuk yaptik.Bu yolculukta mykanos ve syros adasindan yolcu aldiktan sonra piraeus limanina indik.Aksam gec vakitte 300km karadan arabamizla patras limanina geldik.Patrastan Anconaya aksam saat 1830.yine gemiye bindik ertesi gun saat 15.00gibi Anconadaydik.gemi yolculugumuzu oncelikle ERTURK LINES.. HELLENIC SEAWAYS.. VE MINOAN LINES..(olympia palace)Ile yaptigimiz yolculugumuza italya isvicre fransa almanya luxembourg belcika olarak bitirdik...

NOT.Kis oldugu icin arac ve yolcu biletleri cok uygundu.Biletlerimizi her limanda bulunan gemi bilet satis acentelerinden temin ettik.

Gemiye binmeden once yiyecek ve iceceginizi mutlaka yaniniza aliniz.Cunki bilet fiyatlarina yiyecek ve icecek dahil degil.Ve fiyatlar biraz yuksekti..Bol bol resim cektik;)++sampuaninizi kesinlikle unutmayin;)Dogrusu gemide olmamasina cok sasirdim.. Yaniniza gazete,dergi,kitap laptop,cd, dvd vs alirsaniz rahat edersiniz;))..Birde Gemiye girdiginiz anda cantanizi Otele gelmis gibi hazirlayin.Daha sonra arabanizdan esya yada baska birsey almak isterseniz kesinlikle alamiyorsunuz.arac bolumu yolculuk boyunca kitli tutuluyor..Lutfen sizde bildiklerinizi ekleyiniz!!